1897'de itibaren göçlerle Filistin topraklarına yerleşmeye başlayan Yahudilerin zaman içinde nüfusu giderek arttı. ABD ve İngiltere zorlamasıyla BM tarafından da tanınan İsrail Devleti'nin kurulmasıyla İsrail'in işgali daha sertleşti ve Filistinliler zaman içinde azınlık haline dönüştürüldü. İşte zaman içinde Filistin-İsrail meselesi...
1897 yılında Birinci Siyonizm Kongresi'nin İsviçre'de toplanmasıyla Siyonist göçmenler bugünkü tartışmalı topraklara göç etmeye başladı. 1914 yılına gelindiğinde sayıları 65 bine ulaştı. İlerleyen yıllarda Birinci Dünya Savaşı'nın kaybedenlerinden olan Osmanlı Devleti'nin Filistin toprakları üzerindeki egemenliği sona erdi.
Savaşın sonunda İngiltere bölgeyi işgal etti. 1920 yılında Milletler Cemiyeti Filistin'in manda yönetimini İngiltere'ye verdi. 1922 yılında Yahudiler artık nüfusun yüzde 11'lik kısmını oluşturuyordu.
Siyonist proje kapsamında oluşan yoğun göçle birlikte Arap topluluklarında öfke ve isyanlar başladı. Nitekim 1929 yılında Siyonist ve Araplar arasındaki düşmanlık kanlı çatışmalara dönüştü. Bu çatışmalar sonucunda 133 Yahudi ve 110 Filistinli bu yıl öldü.
- 1947
Yahudi nüfusun üçte birlik kısmını oluşturdu. Toprakların yüzde 6'sı da onların kontrolündeydi. Aynı yıl nüfus ve toprak bakımından Araplar çok üstün olmasına rağmen BM'nin kurduğu komite Filistin'in yüzde 56'sının Yahudilere, yüzde 44'ünü de Araplara bırakan bir paylaşım planı yaptı. Bu öneride Kudüs ise uluslararası bir yönetime bırakılıyordu. Öneriyi Yahudiler desteklerken Araplar reddetti.
- 1948-1967
İngiltere mandasını sona erdireceğini açıkladı ve bu haberle birlikte çatışmalar başladı. Yahudi milisleri Arap köylerinde "temizlik" operasyonuna başladı.
ABD ve İngiltere’nin Birleşmiş Milletler Teşkilatı’na yapmış olduğu yoğun baskı sayesinde İsrail Devleti Telaviv'de kuruldu. Bu devlet 2 bin yıldır kurulan ilk Yahudi devletiydi. Karar, son İngiltere birliklerinin bölgeyi terk ettiği ertesi gün yürürlüğe girdi. Filistinliler bu günü "felaket günü" olarak anıyorlar.
Kudüs yakınlarındaki Deir Yasin köyünde çok sayıda Filistinli katletdildi. Katliam haberi, Filistinliler arasında hızla yayılıp dehşet yarattı ve yüz binlercesi Lübnan, Mısır ve şimdi Batı Şeria denen bölgeye kaçtı.
1948'den beri, İsrail'in ortaya çıkışına verilecek karşılığa önderlik etmek için Arap devletleri arasında rekabet vardı. Bu yüzden Filistinliler olaylara seyirci kalıyordu. Bu yıl Kudüs'te kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) hemen ardından Arap devletleri tarafından tanındı. Bu devletler FKÖ'nün esasen kendi kontrollerinde kalmasını istiyordu.
Arap-İsrail Savaşları sonucu toprak kazanımları sayesinde İsrail kontrolündeki alanı iki katına çıkardı. BM'ye göre bu savaşla birlikte 500 bin Filistinli mülteci haline gelerek birçok ülkeye göç etti.
- 1967- 2017
Arafat liderliğindeki FKÖ ile Ebu Nidal gibi, FKÖ dışındaki Filistinli örgütler, İsrail ve diğer hedeflere karşı 1970'lerde bir dizi eylem düzenledi. Kara Eylül diye de bilinen Ebu Nidal'in örgütü, Münih Olimpiyatları'ndaki eylemde 11 İsrailli sporcuyu öldürdü.
Filistin'in tamamını "kurtarmak" için silaha başvuran FKÖ'nün lideri Arafat, bir yandan da BM'de barışçı çözümü savunduğunu anlatan ilk konuşmasını yaptı. Siyonist projeyi kınadı, ama ekledi: "Bugün bir elimde zeytin dalı, bir elimde kurtuluş savaşı veren birinin silahı var. Zeytin dalını düşürmeyin."
Filistin yönetimi kuruldu. İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü, İlkeler Deklarasyonu'nun başlangıçta nasıl uygulanacağı konusundaki anlaşmayı Kahire'de 4 Mayıs 1994'te imzaladı.
İsrail, Gazze Şeridi'nin çoğunu terk ediyordu. Sadece Yahudi yerleşimleri ve etraflarındaki arazilerde İsrail varlığı sürecekti. Batı Şeria'da ise Eriha kentini Filistinliler'e bırakıyorlardı
Netanyahu işgal topraklarında yerleşim inşasının dondurulması kararını kaldırarak Arapları öfkelendirdi. El Aksa Camii'nin altına, arkeolojik amaçlarla bir tünel kazılması için izin verince de, tepkiler daha da şiddetlendi. İsrail mevcut barış sürecini eleştirmesine rağmen ABD'nin artan baskısı sayesinde Ocak 1997'de El Halil şehrinin yüzde 97'sini Filistinlilere devretti.
Birkaç dalga halinde gelen intihar saldırıları ardından, İsrail önce mart sonra da haziran aylarında Batı Şeria'nın neredeyse tamamını işgal etti. 2002 yılının büyük bir bölümünde Filistin kentleri sık sık baskına uğradı, birbirleriyle bağlantısı kesildi, kuşatıldı ya da uzun süreler sokağa çıkma yasağı altında kaldı.
2005 yılında Ariel Şaron ise, Gazze'den çekilme planı için hükümetinden onay aldı ve plan ağustos ayı sonunda yaşama geçirildi. Gazze'de bulunan yerleşimciler zorla bölgeden uzaklaştırıldı.
Filistin'de ise, 2016 ocak ayında düzenlenen seçimlerden Hamas ezici zaferle çıktı ve tek başına hükümet kurdu. Ancak İsrail'in varolma hakkını tanıması ve şiddeti reddetmesi için baskı altında kalan Hamas'a yönelik uluslararası ambargo uygulandı.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği, Hamas'ı gerekçe göstererek, Filistin'e mali yardımları durdurunca, Hamas hükümeti kamu çalışanlarının maaşlarını bile ödeyemez hale geldi.
- Güncel durum
2017 Kasım ayında ABD Başkanı Donald Trump dünya kamuoyunun önemli bir kısmını karşısına alarak Tel Aviv'deki Amerikan Büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınmasına karar verdi.
Aslında Trump seleflerinin yerine getirmekten kaçındığı ve Kudüs'ü İsrail'in başkenti sayan yasayı hayata geçirmiş oldu. Kongre'den 1995'te geçen yasanın uygulaması, her altı ayda bir, başkanın imzaladığı feragatnameyle erteleniyordu.
Aynı yılın aralık ayında ABD’nin ‘Kudüs’ kararına karşı Türkiye ve Yemen öncülüğünde hazırlanan tasarı, BM Genel Kurulu’nda 128 lehte oyla kabul edildi. Bizzat Başkan Trump’ın tehditleri nedeniyle yükselen tansiyonun gölgesinde yapılan oylamada 35 üye çekimser kaldı, 9 ülke ise ret kararı verdi.
Yorumlar
Yorum Gönder